Tarihin unutulmaz anlarını, savaş esirlerinin gözlerinden ve kalemlerinden yansıtan bu özel sergi; savaş esirlerinin mektuplarından, kişisel eşyalarına kadar pek çok nadide parçayı içeriyor.
Detay
Emin olmak anlamına gelen emanet, güvenin simgesidir. Emaneti sevdiğimiz, güvendiğimiz, inandığımız kişilere veririz.
Vatan emaneti, yurdu koruma vazifesi dedelerimize verilmişti, onlar canları pahasına bu emanete sahip çıktılar.
Savaşın kızılca kıyamet günlerinde bazıları şehit düştü, bazıları yaralandı, bazıları da esir düştü. Geride bıraktıkları anneleri, babaları, eşleri, çocukları ve kardeşleri onların yolunu gözledi. Yakınların birbirlerinden haber alabilmelerinin yegâne yolu mektuptu.
Ayda iki mektup, dört kart gönderme hakları vardı esirlerin, hepsi bu. Mektuplarını en güvendikleri ve de dış dünya ile tek irtibat adresleri olan Hilal-i Ahmer’e (Kızılay) emanet ettiler.
Kızılay uluslararası anlaşmalardan doğan hakları kullanarak esirlerimizin aileleriyle haberleşmelerini sağladı. Her bir satırın belki binlerce cümleye bedel olduğu bu mektuplar geride kalanlara dayanma gücü, askerlerimize ise vatana dönüş için moral verdi. Esirlerimizin önemli bir kısmı hayatlarını feda eylediler ve onlardan geriye kalan sadece mektuplar ve esir kartları oldu.
Savaş hengâmesinde yerine ulaşamayan mektuplar da vardı. Kızılay, yüz yılı aşkın süre öncesinin sessiz kalmış esir mektuplarını, yakınlarıyla ve tüm ülkemizle bir araya getirerek geçmişin sesini canlandırıyor.
Yüz Yıllık Emanet Kızılay Esir Mektupları, Kızılay Arşivi sayesinde geçmişin emanetini gelecek nesillere taşımak ve yüz yıl önce yapılan fedakarlıklara minnetimizi göstermek için geliştirildi.
Sergideki tüm duygular çıktığınızda size EMANET!
Sergideki tüm duygular çıktığınızda size EMANET!
